Blog

DOLANDIRICILIK

Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık suçu Türk Ceza Kanunu’nun malvarlığına karşı işlenen suçlar kısmında yer almaktadır. Dolandırıcılık suçunda fiili işleyen fail hileli davranışlarıyla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararına olacak şekilde kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır. Bu suçun basit halinin yaptırımı ise 1 ile 5 yıl arası hapis cezası ile 5000 güne kadar adli para cezasıdır.Ayrıca dolandırıcılık suçunun basit hali, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253/8 hükmüne göre uzlaşmaya tabi bir suçtur.

Bu suçun basit hali Türk Ceza Kanunu’nun 157. Maddesinde düzenlenmiştir. Şöyle ki,

Dolandırıcılık

Madde 157- (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.

 

Dolandırıcılık suçu kasten işlenen bir suçtur.Failde suç işleme iradesi var olmalıdır. Fail hileli davranışı gerçekleştirmelidir. Ayrıca bu suç re’sen araştırılır, şikayete tabi bir suç değildir.Suçun mağduru suçtan malvarlığı zarar gören kişidir. Serbest hareketli bir suçtur ve her türlü fiille işlenebilir, dolayısıyla kanun bu fiilin hangi şekilde işleneceğini tahdidi olarak saymamıştır.

Dolandırıcılık suçu yarar sağlamanın gerçekleşmesiyle birlikte işlenir. Ayrıca fail hileli davranışla aldatma fiiline girişmiş fakat yarar sağlama fiilinin gerçekleşmediği halde bu suç teşebbüse elverişlidir. Fakat bu suç ancak tamamlanırsa cezalandırılır.Teşebbüs halinde ise hileli davranış zarara yol açtıysa cezalandırılabilir.

Ayrıca yine fail dolandırıcılık suçunu işledikten sonra pişman olmuşsa, etkin pişmanlıktan faydalanabilir. Ancak bunun için failin zararı gidermesi gerekir. Zararın giderilmesi ise geri verme yani aynen iade veyahut zararı giderme şeklinde olabilir.Çünkü dolandırıcılık suçu bir zarar suçudur.

Bu suçun unsurları ise aldatıcılık, hileli davranış ve zarardır. Aldatıcılık objektif olarak kişinin hataya sürüklenmesi, hileli hareket nitelikli yalan olarak açıklanabilir. Zararda ise suçun oluşması için mutlaka zararın meydana gelmesi ve zararın failin fiiliyle meydana gelmesi yani fiil ile netice arasında illiyet bağı ve objektif isnadiyet var olmalıdır.

Bu suçun kural olarak şikayete tabi olmadığını belirtmiştik fakat aralarında hukuki bir ilişkiye dayanarak bu hukuki ilişkiden doğan alacağını almak için hileye başvuran ve nitekim dolandırıcılık suçunu işleyen failler için bu suç şikayete tabi bir suçtur.Ayrıca bu halde bu suç daha az yaptırımı gerektirmekte olup bu husus Türk Ceza Kanunu’nun 159. Maddesinde düzenlenmiştir,

Madde 159- (1) Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

 

Bu suçun nitelikli hali ise Türk Ceza Kanunu’nun 158. Maddesinde düzenlenmiş olup nitelikli haller şu şekildedir,

Nitelikli dolandırıcılık

Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;

  1. a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
  2. b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
  3. c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
  4. d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
  5. e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
  6. f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
  7. g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
  8. h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
  9. i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
  10. j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  11. k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  12. l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.[61]

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

 

Bu suçun zamanaşımı süresi ise failin ve fiilin öğrendiği tarihten itibaren 8 yıl ve her halde 15 yıldır. Bu sürenin geçmesiyle somut olaya ilişkin dava açılamaz. Ayrıca görevli mahkeme suçun basit halinde suçun işlendiği yer asliye ceza ve nitelikli halinde ise ağır ceza mahkemesidir.

 

DOLANDIRICILIK SUÇUNA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

Yargıtay Kararı – 15. CD., E. 2013/3768 K. 2014/20355 T. 3.12.2014

SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

 

TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.

 

Sanıklardan A.. Y..’ın Kurtuluş Savaşı … Dergisi’nin satış temsilcisi, M.. K..’ın ise çalışanı olduğu, sanık A.. Y..’ın şikayetçi U.. B..’i telefonla arayarak Gaziler Derneği’ne yardım topladıklarını söyleyip 200 TL para istediği, şikayetçinin yardım etmeyi kabul etmesi üzerine sanık Ahmet’in elemanlarından birini gönderdiğini söyleyerek sanık M.. K..’ı şikayetçinin işyerine gönderdiği, şikayetçinin dolandırılabileceğini düşünerek polise haber verdiği, sanık Mustafa işyerine gittiğinde sivil polislerin yardım toplama izin belgelerini istediği ancak sanığın panikleyerek herhangi bir belge ibraz edemediği ve yakalandığı, böylece eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı; sanıkların aynı yöntemle şikayetçi H. Ö..’ı da arayıp …Derneği’ne yardım topladıklarını belirterek 150 TL parayı alıp adı geçen dergiye ait fatura kestiklerinin iddia edildiği olayda,

 

1-5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde öngörülen “kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunun oluşabilmesi için kamu kurumunun isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının da kullanılması gerektiği, somut olayda ise sanıkların sadece … Derneği’ne yardım topladıklarını söyleyerek menfaat temin etmiş olmaları, derneğin maddi varlığı olarak nitelendirilebilecek kimlik, yazı, belge ya da basılı bir evrakın kullanılmaması karşısında, sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık ve basit dolandırıcılığa teşebbüs suçlarını oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek sanıklar hakkında fazla ceza tayini,

2-Kabule göre de, hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,

Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Yar

gıtay Kararı – 10. CD., E. 2010/13044 K. 2010/13264 T. 24.11.2010

Yargıtay Kararı – 10. CD., E. 2010/13044 K. 2010/13264 T. 24.11.2010

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

 

TCK’nın 158/1-b maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçunun gerçekleşebilmesi için sanığın, mağdurun içinde bulunduğu tehlikeli ve zor şartlardan yararlanmak suretiyle haksız bir yarar elde etmesinin gerekeceği yapılan hileli hareketlerle mağdurun bu durumda olduğuna inandırılması hali ile sanığın kendisini cezaevi doktoru olarak tanıtmasının kamu kurumu olan cezaevinin aracı olarak kullanılmasını gerektirmediğinden eylemin TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (d) bentleri kapsamına girmeyeceği cihetle, somut olayda gerçekte böyle bir şey olmadığı halde katılan Gülçin’i ev telefonundan arayan ve kendisini B… Kapalı Cezaevinde görev yapan “Doktor Gökhan” olarak tanıtan bir şahsın o tarihte aynı cezaevinde tutuklu bulunan katılanın babası N.Şemsettin’in cezaevinde rahatsızlandığını, hastaneye sevkedileceğini ve daha sonra da mahkemece kefalet ile serbest bırakılacağını, ancak kefalet parası olarak 30.000 TL’nin acilen verilmesi gerektiğini söylediği, tansiyon hastası olan babasının cezaevi şartlarında sağlık sorunları yaşaması ihtimali karşısında hiç tereddüt etmeden istenen parayı vermeyi kabul ederek kararlaştırdıkları şekilde yaklaşık 2 saat sonra M… Kaymakamlığı hizmet binası önünde 18-19 yaşlarında bîr gencin orada beklemekte olan katılanın yanına gelerek kendisini Gökhan’ın gönderdiğini söyleyip 30.000 TL’yi teslim alarak kayıplara karışması şeklinde oluşan eylemde kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanılması söz konusu olmayıp TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi ve suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu, elde edilen haksız menfaatin miktarı gözetilerek cezanın alt sınırın üzerinde tayini gerekirken, suçun nitelendirilmesinde hata sonucu yazılı şekilde ceza tayini,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 24.11.2010 gününde oybirliğiyle ka